|
Sigara Şirketleri ve Çocuklar
Yabancı sigara tekellerinin hedefi çocuklar(*)
Yabancı sigara tekellerinin hedefi Türkiye'de sigaraya başlama yaşını çocukluk dönemine çekmek. Bilim çevrelerince birer mühendislik ürünü olarak tanımlanan yabancı markalı sigaralar; içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle hem daha kanserojen hem daha fazla bağımlılık yaratıyor. Türkiye tütün üreticisi ve ihracatçısı iken "Özal politikaları" ile yabancı sigara tekellerinin işgali sonucunda ürününü ve pazarını kaybetmiş durumda. Ülkemizde Türk tütünü dışında başka tip tütünlerin kullanılmasına serbestlik getirilmesi; Turgut Özal Başbakan iken 1984 yılında V. Beş Yıllık Plana girmiş ve ardından 1986'da çıkarılan 3291 sayılı Kanun'la yasalaşmıştır. Türkiye'deki ihracatçı firma sayısı 1970 yılında 59 iken 1996'da 14 firma kalmıştır. Bunların da yarısı şu anda yabancıların elinde. Ülkemizin dünyadaki pazar payı bu dönemde % 8'den % 2.5'a gerilemişken aynı dönemde ABD'nin pazar payı ise % 10'dan % 24'e yükselmiş. Ülkemizi hedef tahtasına oturtan bir çokuluslu sigara firmasının müdürü durumu şöyle özetliyor: "Lokomotifi doğru raya oturttuk. Şimdi amacımız hızlandırmak. Dünyanın en büyük pazarlarından biri olan Türkiye'nin avantajını kullanacağız. İyi bir ürünümüz, iyi bir ekibimiz, iyi stratejilerimiz var. Türkiye genç nüfusu ile çok ümit verici".
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı; İstanbul Tabip Odası yayın organı Hekim Forumu dergisinde yayınlanan "Dünyanın en ölümcül endüstrisinin iç yüzü" başlıklı makalesinde; konuyu tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. 1991 - 2000 arasında sigara pazarı dünya ölçeğinde ortalama % 5.2 artmasına karşın Asya ülkelerinde % 33 artmış durumda. Bunun da en önemli nedeni Avrupa ülkeleri ve ABD'de sigara kullanımının azalması. Oysa Türkiye'de sigara kullanma alışkanlığı giderek artıyor. 1988 yılında PİAR tarafından yapılan araştırma; kadınların % 24'ünün, erkeklerin de % 63'ünün sigara içtiğini ortaya koyuyor. Büyük şehirlerde yaşayan ve eğitim düzeyi yüksek kadınlarda sigara kullanım oranının % 40'a vardığı da saptanmış.
Sigara ve sağlık
Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının 24 ayrı hastalığa neden olduğu bilimsel olarak ispatlanmış. Üstelik sigara üreticinin önerdiği gibi kullanıldığında tüketicilerin yarısını öldüren ve bağımlılık yapıcı olduğu halde legal olarak satılan tek ticari ürün. Prof. Dr. Elif Dağlı; tüm dünyada yılda 4 milyon, günde 11 bin kişinin sigara kullanımı nedeniyle öldüğünü belirterek; sigara içme salgının bu hızla sürmesi durumunda 2020 yılında dünyada 10 milyon insanın sigaranın neden olduğu hastalıklardan öleceğine, bu 10 milyon ölümün 7 milyonunun gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşeceğine dikkat çekiyor.
Ülkemizde durum
Türkiye'de şu anda yılda 100 bin kişinin sigaraya bağlı hastalıklardan erken yaşta hayatını kaybediyor. Ülkemizde halen sigaranın neden olduğu sağlık sorunları bulunan 3 milyon akciğer hastası (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) olduğunu ve her yıl 50 bin yeni akciğer kanseri tanısı konulduğunu belirten Prof. Dr. Elif Dağlı; 1965 - 1997 yılları arasında sigaraya bağlı hastalıklardan ölümlerin 6 kat artmış olduğuna vurgu yapıyor.
Çifte kazanç:
Hasta yap, tedavi et
Ülkemizde sigara bağımlıların oranının yetişkinlerde ortalama % 44'e, bazı yörelerde sigaraya başlama yaşının da 11'e düştüğüne dikkat çeken Dr. Dağlı; sigaraya bağlı 24 hastalığın tanı ve tedavisine yılda 1 milyar dolar harcadığımıza dikkat çekiyor. Bu tip hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan yöntemlerin neredeyse tamamen dışa bağımlı olduğu düşünülürse ulusötesi sermaye hem sigara, hem de sigaranın neden olduğu hastalıkların tanı - tedavisi için ilaç ve tıbbi teknoloji satarak karına kar katıyor.
Yeni müşteriler gerek
Sigara endüstrisinin; her yıl sigaranın neden olduğu 24 hastalıktan ölen 4 milyon sigara tiryakisinin yerini alacak yeni müşterileri 18 yaşından önce ele geçirmeleri gerektiğini çok iyi bildiklerini belirten Prof. Dr. Dağlı; sigara endüstrisinin ayakta kalması için tek yolun daha çok çocuğu bağımlı hale getirmek olduğunu vurguluyor. Bu tespitini sigara firmalarının kendi iç yazışmalarına bağlayan Dr. Dağlı; makalesinde bu yazışmalara örnekler de veriyor. R.J. Reynolds'un 1971 yılındaki tespiti şöyle: "Bugünün genç içicisi önümüzdeki birkaç yıl içindeki endüstri hacmini belirleyecektir. Eğer 14 - 24 yaş grubu gençler sigara içmekten vazgeçerlerse, endüstri; yeni bebek doğmayan bir toplum gibi sönecektir". Bir başka sigara firması Philip Morris ise politikasını şu sözlerle ele veriyor: "Bugünün çocuğu ve genci yarının düzenli içicisidir. İçicilerin büyük çoğunluğu onlu yaşlarda sigaraya başlamakta ve marka tercihlerini yapmaktadır".
Sigara içenlerin % 90'ının 20 yaşından önce sigaraya başladıklarını belirten Dr. Dağlı; bu durumun sigara şirketleri için iştah açıcı olduğunu vurguluyor. Dr. Dağlı; marka seçiminin çok erken yaşlarda başladığını, marka sadakatinin sağlandığı durumda da geleceğin bağımlılarının dolayısıyla satışların garanti alına alınacağını bilen sigara tekellerinin sistematik olarak çocuklara ve gençlere yöneldiğinin altını çizerek yöntemleri de şöyle sıralıyor:
1. Sigarayı eğlence ve sağlık kavramlarıyla özdeşleştirmek
2. Gençlerin sağlık kaygılarını gidermek için spor dergilerine reklam vermek ve spor etkinliklerine sponsor olmak
3. Sigara kullanımını özgürlük, güç ve erkeklik sembolleriyle eş tutmak
Çok uluslu sigara tekellerinin dünyanın her tarafında daha çok satış ve daha çok genç içici hedefine ulaşmak için genellikle gizli olarak yürüttükleri çalışmalara da dikkat çeken Prof. Dr. Elif Dağlı; bu çalışmaları da üç ana başlık altında topluyor:
1. Hukuki engelleme: Kanunu durdurmak, ihlal etmek, tersine çevirmek
2. Devlet gücüne ulaşmak: Başkentte hükümet ilişkileri memuru tutmak, tekellerle ortaklık kurarak devlet gücünü paylaşmak, hükümet üyeleri ve üst düzey bürokratlarla yakın ilişkiler kurmak
3. Medya ilişkileri: Bilgileri çarpıtmak, sağlık verilerinin sansürü
"Light" ve "Mild" yalanı
Sigara tekelleri; yürürlükteki yasaları delmek için her fırsatı kullanıyor. Albenili sigara paketleri, satış noktalarında renkli ve abartılı raflar, promosyonlar, ücret değişikliklerinde veya yeni ürünlerde verilen gazete ilanları gibi yollara sıkça başvuruluyor. Light ve mild tipi sigaralar da toplumu yanıltmak için "sağlığa az zararlıdır" diyerek satışa sunuluyor. Bunun hiçbir bilimsel değeri olmayan bir safsata olduğu ise kesin. Örneğin; Anadolu Ajansı'nın 15 Ağustos 2001 tarihli Quebec kaynaklı haberine göre; Kanada Tabipler Birliği'nin yıllık toplantısında konuşan Kanada Sağlık Bakanı Allan Rock; bu kandırmacayı şöyle çürütüyor: "Sigara firmaları; hafif olarak tanıttıkları light ya da mild etiketli sigaralar ile tüketicilerde sahte bir güvenlik duygusu yaratmakta ve halkı yıllardır yanıltmaktadır" Kanada Sağlık Bakanı; konuşmasında bu tip sigaraların da diğerleri kadar "zehir" içerdiğini vurguluyor.
Türkiye'deki senaryo
Sekizde dört tamam
Çok uluslu sigara tekelleri; gelişmekte olan tüm ülkelerde uyguladıkları eylem planını 1980'li yılların ilk yarısından itibaren Türkiye'de de fiilen uyguluyorlar. Bu planda şu aşamalar var:
1. Komşu ülkeye sigara fabrikası kurulması
2. Sigara kaçakçılığın artması
3. Tavşana kaç, tazıya tut politikası: Ülke yöneticilerini sigara kaçakçılığını ve döviz kaybını önlemek için sigara fabrikası kurmaya ikna etmek
4. Fabrikayı kurmak ve toplumu yeni tada alıştırmak
5. Saldırgan reklam politikaları izlemek
6. Tekele ortak olmak
7. Tekelin özelleştirilmesi için baskı uygulamak
8. Tekeli satın almak
Bu aşamalar incelenirse; çok uluslu sigara tekellerinin ülkemizde; sekiz aşamanın dördünü kesin olarak başardığı söylenebilir. Bunda en büyük payın "gaflet ve dalalet" içinde bulunan politikacılarda bulunduğu tespiti de kuşkusuz doğru.
Türkiye direnecek
Türkiye'nin bunca olumsuz faktöre karşın bu alanda da direneceğine kesin gözüyle bakılıyor. Hem toplum sağlığını, hem ulusal ekonomiyi, hem de ulusal bağımsızlığı çok yakından ilgilendiren sigara sorununda ciddi kazanımlar da var. Dünyada örnek olan ve yabancı sigara tekellerinin düşman kabul ettikleri 4207 sayılı "Tütün mamüllerinin zararlarının önlenmesine dair kanun" halen yürürlükte. Hatırlanacağı gibi; Anayasa Mahkemesi; Nisan 2000'de yabancı sigara firmalarının bu kanunun iptali için yaptıkları başvuruyu gerekçeli olarak reddetmişti. Yine son dönemde IMF kredileri için şart koşularak çıkarılmak istenen "Tütün Kanunu" da Cumhurbaşkanlığı'ndan TBMM'ye geri gönderildi. Ayrıca sigara tekellerinin kilit başarı olarak gördükleri Formula - I yarışlarına da her türlü kamuoyu imalatına karşın Türkiye direniyor.
(*) Bu haber Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yayın organı Bizim Gazete'nin 20 Eylül 2001 tarihli sayısında, İstanbul Tabip Odası tarafından hazırlanan Sağlık - Tıp sayfasında yayınlanmıştır.
Bizim Gazete
|